“ Anne.. sen sakın melek olma,
gökyüzüne uçma!, hep bana kız , kötü ol , melek olma! “ demiş Küçük Deniz
annesini ağlar görünce nedenini sorduğunda aldığı ; “Batur abinin annesi melek
olup, gökyüzüne uçtu da ondan ağlıyorum” yanıtını alınca.
Batur’un, Konuralp’in annesi melek olup Tanrı’nın
katında şimdi, yavrularına, hayatına, gençliğine doyamadan göçtü oraya, henüz
yolun yarısını geçmişken Dante’ye göre…
Dante’nin ömrünün ortasıydı otuzbeş, bugün, bugünse başka, ömürler uzadı,
ortalarda öyle…
Batur’un, Konuralp’in annesi ömrünün baharındaydı daha… Ne o bizi ne biz
onu yaşamamış, tanıyamamışken bir illet musallat oldu başına… Amansız
hastalığıyla pençeleşip yaşam mücadelesi verirken bir yandan, bir yandan içten
içre ölüme hazırlık yapmış, an be an ölüme koşmuş..
Bir zemheride ferfecirle uyanıp herkescikler uyurken içindeki feryatlarla sessiz sedasız, en tatlı
şerbetini, bir bardak suyunu dünyanın kana kana yudumlayıp , sabah ezanıyla birlik yad
ederek Allah’ı; onu, ölümü kucaklamış
Mukocan…
Gittiğin yer cennet olacak
biliyorum, pırlanta gibi evlatlar, eşsiz bir eş, mükemmel bir ailen var sen de
bunu bil, ondandır ki elimiz varmak istemese de felek işte; el mecbur güle
güle Mukocan güle güle…
18.12.2012
GÜNAY
UZUNER