Ne beklediğimizi pek bilmiyoruz
kanısındayım eğitimden. Kimimiz, okur-yazarlığın yeterliliği, kimimiz hedefe
ulaşmak için kat edilecek yol, kimimiz donanımlı bir şahsiyet, kimimiz
çağdaşlık yansıması, kimimizse ailesel ego tatminliği …
Herkes için
farklı beklentiler odağı eğitim öğretim alanı.
Ne yazık ki herkesin farklı
beklentilerine cevap verecek çeşitlilikte bir ikrama sahip değil eğitim
sistemimiz.
Bilgi doldur
yükle, depola, sınavda sorular sor, yanıtlar al, hile yap, sıralama yap, başartılanlarla
yönetim erkleri oluştur, yönet yönet yönet,... uyut ve yönet. Sistem ve
beklentisi, birey ve beklentisi ile örtüştü mü başarmış oluyoruz demektir.
Sürekli milli söylemler içinde yüzerken değerlerimizin hiçe sayıldığı bir
karanlık tünelden geçmedeyiz aydınlığa kavuşmak için değerlerimizi ayaklar altına alırken bu uğurda dökmediğimiz servet de yok.
Herkesin söylemine baktığımızda
vatanımızı ,ulusumuzu çok sevdiğimiz kuru kuruya dillendirilir; oysa eğitimden
beklentilerimiz yalnızca bireyseldir. Bayrağımızı çok severiz ama saygı
sunumumuz ortadadır. Eğitimin en alasının yurt dışında olduğunu
savunanlardanızdır hep; bizimkini
sahiplenmeden, düzene sokmak için çaba göstermeden. Oysa ne canlar ülkemizin
var olması, kalkınması, yücelmesi için canlarını hiçe saymış, eğitimin çağdaş,
bilimsel, laik biçimde uygulanması için
ne bedeller ödemişlerdir. Biz eğitirken ve
eğitilirken onların destanlarının
çok azını bile hatmettiğimiz kitaplarda
görmemekteyiz.
bir ortamda raporlarını sunmuş ve sonuç olarak
şunu söylemişlerdi:
"Sizin eğitim sisteminizde milli ruh
yok!" Turgut Özal'ın "Nasıl?"
sorusu üzerine şunu anlatmışlardı: "Biz
Japonya'da okula başlayacak
çocuklarımıza milli ruh şoklaması yaparız. Onları
önce toplu halde
hızlı trenlere bindirir, dev fabrikalarımızı,
teknoloji merkezlerimizi
gezdirir ülkemizin gücünü gösteririz. Sonra da bu
yavrularımızı alır
Hiroşima ve Nagazagi'ye götürür, orada atom
bombası atılan ve
yıllardır ot dahi bitmeyen alanları gösterir deriz
ki: Eğer siz
çalışmaz, bilinçlenmez ve az önce gördüğünüz
teknolojiye sahip olmak
için çalışmazsanız sonunuz böyle olur."
Bürokratlardan biri atılır: "Ama bizim
Hiroşima'mız yok ki!"
Japon uzmanın cevabı tokat gibidir:
"Sizin Çanakkale'niz on Hiroşima eder!"
“Dönemin Başbakanı Turgut Özal
zamanında gerçekleşmiş bir olay şöyle anlatılır:
Japon eğitim uzmanları ülkemize gelmiş ve eğitim
sistemimizi incelemiş, Özal’ın
bürokratlarının da hazır bulunduğu bir
ortamda raporlarını sunmuş ve sonuç olarak şunları söylemişlerdi:
- Sizin eğitim sisteminizde milli ruh yok!
Turgut Özal'ın;
- Nasıl? sorusu üzerine ise:
- Biz Japonya'da okula başlayacak çocuklarımıza
milli ruh şoklaması yaparız. Onları önce toplu halde hızlı trenlere bindirir,
dev fabrikalarımızı, teknoloji merkezlerimizi gezdirir ülkemizin gücünü
gösteririz. Sonra da bu yavrularımızı alır, Hiroşima ve Nagazaki'ye götürür,
orada atom bombası atılan ve yıllardır ot dahi bitmeyen alanları gösterir deriz
ki:
- Eğer siz çalışmaz, bilinçlenmez ve az
önce gördüğünüz teknolojiye sahip olmak için
için çalışmazsanız sonunuz böyle olur.
Bürokratlardan
biri atılır:
- Ama bizim Hiroşima'mız yok ki!
Japon uzmanın cevabı tokat gibidir:
- Sizin Çanakkale'niz on Hiroşima eder!”
Canım vatanımızın toprakları onun uğrunda
can veren yiğitlerin kanlarıyla haşrolmuşken destanlar yaratan o
kahramanlarımızın aziz duygularıyla
empati kurmak, değerlerimizin kıymetini bilmek en büyük görevlerimizden olmalı;
eğitim sistemimizin bize sunduğuyla
yetinmeyip en güzelini yaşamak uğruna bizler de çağdaş normlara kavuşmak için
elimizden geleni yapmalıyız. Destan yaratan değerlerimizin değerini bilmekten
de geçer niteliklİ eğitimin yolu.
GÜNAY UZUNER
24.02.2014