Uzun zamandır yazmadım, yazamadım, elim
varmadı hiç ama hep buralarda dolandım durdum ayrılamadım sayfalarımdan.
Ayrılırsam yazma isteğim bitecek, yitip gidecek okuyucu sayımın arttığını
gördükçe sevinçten coşan çocuksu ruhum,
buradaki yazılarım da bana küsüp gidecek ,silinecek diye korkumdan sık sık uğradım bloğuma.
Birkaç ay önce önemli evraklarla beraber yıllarca tuttuğum notlarımı, temize geçmemiş
yazılarımı, orta okul –lise yıllarında yazdığım şiirlerimi, öğrencilerimin
şiirlerinin- bana mektuplarının bir kısmını ve dahası çocukluktan gençliğe
değişik zamanlara ait resimlerimi kaybettim.
Hepsi bir iki şeffaf dosyanın içinde
leptopumun çantasının yan cebindeydi.
Önemli evraklar dershaneye teslim edilecekti,
bugün- yarın derken olmadı, emanet hımbıllığımla hıyanete uğramış oldu.
Yazılarımı- şiirlerimi kendimce bir sıraya koymuş yazıyordum sırası
geldiğince ;ha bugün ha yarın yazarım diye de yanımda gezdirip duruyordum.
Fotoğraflarımı da tarattırarak albüm
oluşturmayı düşlüyordum ki fotokopi bozuldu o aralar, olmadı gitti işte.
Üç dört aydır gördüğüm kağıt
parçalarına-tomarlarına bakmadan geçemiyorum, minik bir kağıt parçası ne de
değer kazandı gözümde, atmayı bırakın başkalarının atmasına tahammül
edemiyorum. Geri dönüşüm kutularını kerelerce kontrol ediyor, boşaltım gününde
son kontrolümü de ihmal etmiyorum.
Aklım birbirinden değerli üç ögede takılı
uzun zamandır. Hiç birini diğerine yeğleyemeyeceğim bu değerli yitiklerimi
nasıl kaybettiğimi aklım almıyor bir türlü. Kayıplara mı üzüleyim,
hatırlayamadığıma mı üzüleyim, başka bir şeye odaklanamayışıma mı üzüleyim,
yapacaklarımı unutmama mı, bilemiyorum. Öfkem kendime ama yanlış yerde patlak
veriyor, buna daha çok üzülüyorum.
İnsan
yol aldıkça yaşamda edindiği değerleri yitiriyor her şeyden ilk. Memleketinden
oluyorsun, arkadaşlarından, alıştığın evinden, sokağından, arkadaşlarından,
komşularından,akrabalarından, sevdiğin bir eşyandan, oyuncağından, uğurundan… dostundan.
Sevdiklerin göçüp gidiyor bir bir dünyadan yalnızlaşıyorsun.
Çok şey kaybolmuştur yanıbaşımdayken, küçük
büyük madde olarak. Yabana atılmayacak çalıntılarım olmuştur. Bir çoğu aklıma
bile gelmez. Ama bu son kayıplarım iyice yalnızlaştığımı hissettirdi bana bir
dostun yitimi gibi…
Adım attığım, el sürdüğüm, akla gelebilecek
her yere baktım durdum yok yok yoklar işte. Yanımdan geçen çöp kamyonlarına
bile gözüm takılmıyor değil. Ben yine de umudumu yitirmeden bir gün
bulurum inancıyla “Evraklarımı, yazılarımı,
şiirlerimi, fotoğraflarımı kaybettim hükümsüzdür” demeyeceğim; “ Kaybettiğim
değerlilerimin her hakkı mahfuzdur!” diyeceğim. Dünya küçük aramaya devam edeceğim…
08.07.2012
GÜNAY UZUNER
ZAMAN DİLİMİ !
YanıtlaSilZaman acımasızdır" hele şu yolları,
Sağımdan solumdan kaybettim onları,
Unutulamaz" hayatın çileli yanları,
Güzel bakan gözler" hep güzel görür.
3110.2012 İsmet GÜR