Apple’nin dev mucidi, ceosu bugün öldü. Zekasının dehası milyarları birbiriyle defalarca defalarca sohbetlerde buluşturuyor günde. Ama o, bedenindeki illetle bir türlü görüşemedi, yenişemedi.
Benim ortaokulda okuduğum dönemlerde lise sıralarında olduğu muhtemel. Az bir zaman sonra da bir garajda imallerine başlıyor Apple'nin. Daha televizyonla tanışmamıştık bile; varlığından haberdardık ama. Sağdan soldan kulağımıza çalınıyordu; yayınları. Ancak liseye giderken televizyonla karşılaştık. Ogün bu gündür de en kadim dostum oldu. Bizim televizyonla tanıştığımız dönemde Apple'nin bilgisayarlarıyla tanışmıştı ileri dünya.
Ortaokuldaki Fen Bilgisi Öğretmenimin, Abdulkadir öğretmenin ara sıra verdiği bilimsel gelişmelerle ilgili haberleri dikkatle dinlerdik. En unutamadığım da” Öyle bir icat çıkacak ki, çok uzaktakilerle yazışacağız, birbirimizi göreceğiz, yalnız sarılamayacağız birbirimize” sözleri olmuştu elleriyle kendi bedenine sarılarak. Gelişmeleri yakınen görmesek de Bilim Teknik Dergilerini takip ederek haberdar oluyorduk. Teknik bilgilerle uğraşmayı pek sevmesem de bilgiyle donanmayı zenginlik saydım hep.
Bilgisayarla abone olduğum o dergiler sayesinde tanıştım.
Bindokuzyüzseksensekiz yılında bir bahar günü çalıştığım bir köy ilkokulunda gördüm ilk kez bilgisayarı. Unesco’ nun bir eğitim seferberliği sırasında gönderilmişti okula. Aşağı yukarı aynı yaş grubundan beş öğretmendik. Beşimiz de kendi çapımızda iyi sayılırdık. Hepimiz aynı anda ilk kez karşılaştık bilgisayarla. Ne olduğunu biliyorduk fakat nasıl çalıştığını bilmiyorduk. Bir süre sağına soluna baktık , pek de sevimli değildi hani.
Üzerinde ısırılmış elma resmi olan kutusuna ilerde kullanmayı bilen bir nesil gelene dek,bir daha açılmamak üzere bir genç kızın çeyizini aynalı sandığa koyar gibi koyup kaldırdı okul müdürü bilgisayarı.
İstanbul’da çalışmaya başladıktan altı yıl sonra evimize girdi bilgisayar. Ben de sonraları görevim gereği kullanmaya başladım zorunlu. Aradan on yıl geçmişti karşılaştığımdan bu yana, ancak klavyenin tuşlarına dokunabilmiştim. Dört yıldır da kişisel işlerim için kullanmaktayım. Ne telefonların, ne bilgisayarın kullanım bilgisi hızına yetişemiyorum ama. Teknik çok ilgimi çekmiyor demiştim fakat günü kurtarıyorum işte.
Bu gün elimizden düşürmediğimiz bilgisayarın, telefonun, ipodun, iponun icadının sinyallerini aldığımda ortaokul öğrencisiyken, benden dört yıl önde giden Steve Jobs’un bu akıl almaz icatları yaşama sunarken, geriden giderken bile hızına yetişemeyişimiz, onun zekasının rekora koştuğunun kanıtları anbean ellerimizin altında, gözümüzün önünde, yaşamımızın her yanında. En kişisel eşyalarımız olunca elimizde, büyüklü küçüklü bireyselliğimizin farkına vardık böylece.
Elmayı kurt kemirse de yaşamımıza sinen kokusu evrenden silinmeyecek… Havva ilk elmayı dişleyerek insan neslinin dünyaya yayılmasını sağladı. Jobs ikinci elmayı dişledi, dünya insanları iletişime geçti .Sarılmasak da birbirimize ,kollarımız dünyayı sarmaladı.
Dallardaki öteki elmaları dişleyenler Steve Jobs’un rekorlarını egale edecek hatta yeni yeni rekorlara gidecekler…
06.10.2011
Günay UZUNER
Günay UZUNER
Steve Jobs u ünlü yapan hiçbirinden yetinmemek icadını sürekli geliştirmekti ama asıl ilgi çekici olan ipad i olan bir çok kişinin ağlamasıydı sanki bedavaya aldılar o cihazları. Yine de rekorlar kıran bir insandı
YanıtlaSilSevgili Sodje yaşamdaki ürünlerin maliyeti tabi ki tartışılmalı bu bizim acı gerçeklerimiz bir çok ürüne ederinden dolayı ulaşamıyoruz ama benim dikkat çekmek istediğim insan zekasının neleri tasarlayabildiğidir ve bir dehanın yok oluşunda henüz bilmediğimiz nelerden mahrum oluşumuzdur.Sevgilerrr
YanıtlaSil