"Geçmek bilmiyor" dediğimiz zamanımızı çabucak tüketiyoruz. Oysa Ahmet Haşim : "Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden” demişti şiirinde; yaşamın tadına varmamızı öğütlercesine... Halbuki biz akıp giden anların bir daha geri gelmeyeceğini bildiğimiz halde bilinçsizce tüketerek onu; " Offf bir türlü geçmiyor şu zaman!" diye sızlanıp duruyoruz.
Altmışa merdiven dayadığım bu günlerde arkama dönüp baktığımda hızlı çıkışım da olmuş basamakları; yorulup, dinlendiğim de; "Şu zaman geçmiyor" dediğim de; basamakların hakkını vere vere çıktığım da; şarkılar eşliğinde sekerek çıktığım da.
Henüz okula başlamamışken özenip okullu gibi davranmak;onlu yaşlarda 'ağır başlı' deyiminden hoşlanıp olgun davranışlar göstermek; gençlik dönemlerinde ülkenin gidişatını beğenmeyip, kurtuluş mücadelesine katılmak; hedeflerini daraltıp ilk gördüğün okula kapağı atıvermek; erkence evlenip, erkence anne oluvermek… Körpe dimağları hedeflerine ulaştırabilmek adına her birinin ellerinden ayrı ayrı tutabilmek...Bir şehir insanı bir taş bina içerisinde tüm zorluklara karşın sağlıcakla koruyabilmek... Sanki yaşamda olabileceklerin hepsi oluvermiş gibi… yapılacak hiç bir şey kalmamış gibi.. Son basamağa gelmiş gibi...
“Offf sıkıldım!” ları pek söylemesem de, dolu bir yaşamın boşluklarını, boşa geçmişliklerini fark ediyorum şimdi, yaşam merdiveninin bulunduğum basamağından geriye baktığımda. Zirveye baktığımda belli belirsiz birkaç basamak kalmışlığı gözükse de yorgunluktan; bende arta kalan zamanı dos dolu , mutlu, huzurlu geçirme telaşı da başladı.
Yukarı çıktıkça, yaşam yolculuğunda eğleştiğim yerlerden gönül ve zihin heybeme doldurup birlikte yol aldıklarımın yükü de çoğalarak benimle çıkıyor ve yüküm ağırlaşıyor; ben de şairin dediği gibi artık;” ağır ağır” çıkıyorum merdivenin basamaklarını.
Heyecanlı , kanı deli deli akan gençlerle aşık atıyorum oturduğum yerden. Onların hızına yetişemesem de, az ara farkla peşlerinden yetişiyorum işte. Mesela şu an: Adnan Hocam “Bir kağıt daha !” dedi. Birlikte yazı yarışması yapıyoruz... diyordum ki tam; O ,yazısını bitirdi bile. Seda “Pıt pıt pıt” diyerek son rötuşlarını yapıyor. Mustafa latifelerini bıraktı kendi yönetiminin derinliklerinde geziniyor gibi gözüküyor. Ben de oturmuşum birbasamağa son demlerinde yaşamımın, gençlerle eğleşiyorum.
Bulunduğum yer çok güzel, yaşadıklarımızı tekrar geçmek gibi bir lüksümüz olmayacağına göre alt basamaklara da geri inme gibi bir şansım da yok. Bulunduğum basamakta daha uzun, daha sağlıklı, daha güzel, daha anlamlı ve yeni yeni basamağına basmışlar için kendi merdivenlerine, izinden yürüyecekleri güzellikler bırakmak için kalabilmenin yollarını bulmalıyım diye düşünüyorum. Bu olsa olsa kalemimin ucundan dökülen sözcüklerin cümbüşü olacak.
Yaşantım boyunca mükemmel olmanın yollarını arayıp durdum, kendimin ve başkalarının hatalarından dersler çıkararak hatalarımı aza indirmeyi, güneşe ulaşmayı hedefledim. Hangi basamağında olduğumu bilmiyorum kendime özge merdivenimin, fakat merdivenimden yeniden tırmanacaklara, tekrar geçecekleri ölmez eserler bırakırsam basamakların sonuna gelmiş, güneşe ermiş olacağım...
10.12.2011
Günay UZUNER
FBM blogerleriyle "basamaklar"ını tıımandığım yarışta zirveye bu kadar çıkabildim.
FBM blogerleriyle "basamaklar"ını tıımandığım yarışta zirveye bu kadar çıkabildim.
yaşantılarımız bir basamak gibi hocam çıkarken yorulur, geriye baktığımızda mutlu oluruz. Basamaklardan inmek çıkmaktan daha kolaydır. hayatta da geriye dönmek kolaydır hocam siz her zaman gençsiniz
YanıtlaSilBu yorumun üstüne altmışa bir altmış daha eklerim Adnan Hocam Cahit Sıtkı'nın şiirini güncellemek gerek "Yaş altmış yolun başı eder, dante gibi daha ortalamadık ömrü.." Basamakları sizlerle yazarak tırmanmak güzel!:)...
YanıtlaSil13 Aralık 2011 06:18
Aslında basamakları tırmanmak inmekten çok daha kolay.Çünkü savaşımı düşme korkusu olmadan verirsiniz.İnerken her an tökezleyeceğini unutmamalı insan.Cahit Sıtkı o günün koşullarına göre öyle değerlendirmişse de yaşamın değil yapacaklarının yarısına geldiğini ima etmiştir.Ama malesef yolun sonunu görememiştir.
YanıtlaSil