1 Kasım 2011 Salı

GURURUMUZ NEDEN YANA ?


           Doğa beşiğini salladı yine. Yine yıktı geçti, kendine dönüştürdü insan yapılarını un ufak, toz toprak etti. Yine canlar aldı içine.
         Daha geçenlerde konuşmuştuk Van’ın güzelliğini. Nazar mı değdirdik diyeceğim ya, olmaz öyle  bir şey. Dejavu olma halim doğayla şaşırtıcı. Aynı şey Gölcük için de olmuştu da ben bu hallerimi adlandıramıyorum, bir türlü.
       Acıları sarılmadı daha Gölcük’ün.  Nicelerdir ajanslar gün gün ölüm haberleri geçiyorlar. Kaç gündür de depremden bu kara haberler. Kim sever ki kara haberi. Bu gün ölü sayıları on- yirmi-otuz-yüz artıyor sürekli. kronometre durmadan sayıları katlıyor yaralılar da üç beş katı. Acısı hiç dinmiyor ülkemin.
        Gecenin orta yerindeydi batıdan salladı doğa; gün ortasındaydı doğudan salladı bu defa doğa; Gölcük’ten Van’a. Yol gitmeyen dağ köylerine dek salladı durdu da sarsıntısı yıktı geçti doğanın.  Yıkıldı durdu binalar…     
      Hep yoksulların evleri yıkılıyor depremde; yoksa yoksul olmak temelden mi günahtır. Zaten yeterince ceza çekiyorlar yokluğa mahkumlukla(?)  Doğa beşiğini sallarken yoksulları daha bir savuruyor yerden yere, zira zaten yoksulluktan zayıflar. Yoksulu soyup , çürük binalar inşa  edip, hiçbir afetin gücüne dayanamayıp çökecek bu binalara  oturmalarını layık gören zihniyet,  bu yetmezmişçesine fütursuzca Allah’ın yüce merhametini kendi tekellerinde olması hakkını nereden alıyorlar?
       ‘Tanrının adaleti’ ymiş dediler,yüksek inanç sahipleri(!) “Gölcük subayların içkisi yüzünden; Van Kürt olduğu için ceza buldu.” dediler. O halde“Gölcük’te içki içmeyenlerin suçu neydi, Van’ da Kürt olmayanların suçu ne?” diyesim geliyor ama demeyeceğim. Gölcüklüler’i ayyaş, Kürtler’i potansiyel suçlu görmemiz şöyle dursun; Müslümanlıklarını sorgulamak da haddime düşmez benim, büyük İslam alimi başımız dururken(!)
        Baştan tövbe diyeyim : Allah suçluyu –suçsuzu ayıracak haşmetini yitirmiş mi de  toplu katliam yapıyor ve birilerini vekil tayin etmiş de onlar mı duyuruyor adaletini , tüm İslam alemine(?) Ve de insan alemine…
      Tanrı aklı da bahşetti insanlara. Nedense devre dışı bıraktılar bu değeri akıllarını hile hurdaya çalıştıranlar, akılları akıl dışı yönlerde devreye sokmaya çalıştılar, vicdan muhasebesini unutarak; tek akıllı kendileriymiş gibi…
           Biz felaketleri gökten umar, göğe yönelip yakarırız hep, felaketin büyüğü vurdu bu kez yine yerin yedi kat dibinden. Felaketler yerden, gökten vuruyor; biz bize vuruyoruz. Yerle gök kardeştir dünya üzerinde. Doğuyla batı da öyle ülkemizde; Kürt’le Türk’ün olduğu gibi. Acılarımızı düşmanlıklarımıza yem etmeyelim. Yaralarımızı kardeşçe sarıp sarmalayalım.     
     Köylere gitmek zormuş, eee alışık olmayınca zor olur tabii…  Erciş'te beş köy yerle bir olmuş beş gün sonra haberi duyuldu yurtta.Halk sağlam bina yapmamışmış, depreme hazır değilmiş bu insanlar, binaları kuran kimmiş, binalara oturma izni veren kimmiş?. Kızılay’ın deposu boşmuş, vah vah vah, şaşardım zaten; o niye hazır değilmiş ki ? Göklerde savaş jetlerimiz kol gezerken, çadırları, yardım erzaklarını neredeyse kağnılarla göndereceğiz afet yerine, tırlar hala yolda imiş, komşu ülkelerin yardımları çoktaaan Van’a ulaşmış. Gelen yardımları tırlardan boşaltacak kimse yokmuş, yardıma ara verilsinmiş… Asker burada devreye girmeli değil mi?
        Yüze yakın öğretmen can verdi yine; ”Köyde tek mezarı olan aydın” sözünü doğrularcasına. Ne ölen öğretmenlerin ne de sağ kalanların bir kısmının sözleşmeli bir kısmının da kıdeminin az olmasından sosyal güvencesi olmadığını biliyor muyuz? Okullar tatil edilmiş, aydını, öğretmeni memleketine dönüyormuş, barınacak yerleri yok ki onların orda kalacak. Halka kim moral verecek, kim aydınlatacak?
       Birçok okul yerle bir oldu.”Şükür!” dedik tatildi o gün diye. Şükürlerle günü kurtarmamayı öğrenmek gerekiyor. Deprem çocuklarının yardıma muhtaç durumdayken bile  mavi kapak toplayarak Sosyal Sorumluluk Projelerine destek vermeleri bir çoğumuza ders verir nitelikte değil mi?
         Hükümet lütfen ‘elinden geleni’ yapacakmış, bir zahmet yapıversinler de  ellerinden gelmeyene de çabalasınlar. Oooooffff zamanı değil belki tenkitin ya, elde değil olanları beyaz camdan seyredince, ülkenin beyazlarının yaşadığı bölgeden.
        Onbir yıldır okullarda tatbikat yaptırılıyor, çok katlı binalardan on-onbeş dakikada zor boşaltılıyor öğrenciler; deprem kaç dakika bekler öğrencileri , gerçeğini uygulasınlar diye tatbikatın. Okullar, yurtlar yıkılmış, öğretmenler enkaz altında…Göçmüşler ömürlerinin  baharında bu diyardan.  Tatbikatların tatbiki mümkün olamamış. Bu binalar tatbikatı niye beklememiş, neden sağlam değil ki?
       Saatler, günler sonra enkaz altından çıkanlara mutlanıyoruz, mucize deyip kucaklıyoruz onları. Bir can çok değerli tabi ki. Tabi ki sevineceğiz kurtulanlara. Keşke binalarımız sağlam olsaydı da hiç enkaz olmayaydı ve de enkaz altında kalan. Enkazdan nasıl canlar çıkardığımızdan daha da çok; “ 7,2 lik deprem oldu ama bir bina bile yıkılmadı, bir insanımızın bile burnu kanamadı”  diye sevinip, gururlanabilseydik.
      Asırlardır yaralarımızı birlikte sardık, birlikte yudumladık aynı pınarın sularını, aynı karavanada kaşık salladık aşımızı yemek için. Sağ duyu galip geldi. Birileri gibi bir an olsun tereddüt duymadan kolları sıvadı destek için yüreği insan sevgisi, kardeş duygusuyla dolu olanlar.
      Ölenler canımızdır, hepimizin canı yanmıştır elbet. Ateş hepimizi birden dağladı. Acıları acımız oldu yuvaları yıkılanların, ocağına kor düşenlerin…
      Kara yazgı diye ağıt yakmayalım artık, insan doğayı yenecek güçtedir. Aklın yolunda yürüyenlere depremle savaş çocuk oyuncağı gibi gelir. Bu acıdan ders alınıp akıl yolunda ilerlersek acılar bile bazen tesellimiz olur; ‘gelemeyecek afetlere engel olundu’ diye.
         Yeter ki yol göstericilerin başını yıldırımlar, yuvalarını depremler, türkülerini ,kitaplarını yangınlar, fikirlerini elleri boğazımızda kara yazı yazanlar, umutlarımızı kuyumuzu kazanlar almasın…
         Unutmayalım ki: ” Deprem değil, bina öldürür…”  Çürük binalar yaparak  depremlere yıktırmak değil,  sağlam fikirli insanlar yetiştirerek; çürük düşünceleri aklımızla yıkmalıyız!   

                               31.10.2011          
                         Günay UZUNER       

   "yıkım" konusunu yazarken Van depremini es geçemezdim. FBM blogerlerini şaşırtacğım ama konu birçok konuyu çağrıştırdı.    

2 yorum:

  1. terörün ardından birde bu deprem olayları çıktı insanlarda hal derman kalmadı artık allah ülkemize zeval vermesin...Adnan Sezen

    YanıtlaSil
  2. Dün gece yine sallandı Van 5.6 ile ...
    25 bina yıkıldı; biri dersane, ikisi de otel olmak üzere...
    Bu defa gece diye şükrettik, dersanede öğrenci yoktu diye...
    Ne vakit 'binalarımız çok şükür sağlam, gece de , gündüz de güvenle oturup, uyuyabiliriz' diyeceğiz ki?
    GNY

    YanıtlaSil