26 Eylül 2011 Pazartesi

OKUMAK HEY NE GÜZEL ŞEY

 OKUMAK HEY NE GÜZEL ŞEY


“A” ile başlayıp “Z” ile bitmiyor okuma-yazma işi.
Büyüğü ayrı küçüğü ayrı harflerin dikiliyor karşına.
Derdini anlatamadan daha noktalayıveriyorsun,
Sonu geldi diyerek.
Baktın dert çok, çok şey var  anlatılacak;
Sıra  bekler dururlar, virgülle aralarını  açıyorsun.
Kesiyorsun, tırnaklıyorsun.
Merak buyurduklarını sorguluyorsun.
Ünlemeler nidalarla susturuluyor.
Anlasınlar diye anlamayanlar parantezler açıyorsun,
Daha da anlamazlarsa  köşelisinden.
Noktalar üst üste gelip yeni başlangıçlara yol açıyor.
Uzun çizgilerle başlıyor o başlangıçlar,
Kısaları heceleri bölüyor.
Daha söylenecekler varsa, yarı kaldıysa meram,
 Devamı gelecekse virgül üstü nokta ısmarlıyoruz ,
Devamını sana bıraktıysak eğer üç noktayla ballandırıyoruz.
Eşitliyoruz bazen akı kara ile,
Denkleştiriyoruz ayağımız yorganımıza uymasa da.
Sonra sonra  kopyala yapıştır misali den denler,
Slaşlar, etler,oklar,çarpılar…
Cenkte kalıp ter içinde canhıraş
Çarpıp çarpıp bölüyoruz.
Üst üste koyup toplayarak,
Üstten astı çıkarıyoruz.
Katlayıp katlayıp  abartılı biçimde büyütüyoruz,
Parçala, böl,  ayrıştır mantığıyla yönetiyoruz.
Yüzdeler, kareler,küpler, dereceler geliyor imdada.

Kulaçtı,karıştı, metre ,kilogram girer alışverişe,
Gün günü kovalayıp, dakikalar, saatler girince işe
Zamanla yarışıyor, asırlara milenyum ekliyoruz.
Başlangıçta bir özne bir yüklem yetiyor fakat
İnsan yalnız değil ki dünyada, bir de yerinde dursa,
Neyi, neyle, nerede ,ne zaman, niçin, kimle, ne oldu?
Soruları soruldukça zorunlu, yanıtlar da geliyor.
Sorular zihnimizde, yanıtlar zihnimizde,
İzin verildiği kadarını yazıyoruz.
İsimler, fiiller, sıfatlar, zamirler, edatlar,zarflar,
Belirtilen, belirtilmeyen nesneler,
Çeşit çeşit tümleçler,çekimli yapımlı takılar,
Takılı, takısız,zincirli tamlamalar,
Ulayan, düşen,yumuşayan sesleri
Fıstıkçı Şahabın dükkanında
Katıp katıp karıştırıyoruz.

Sözciklere ekleri kaynak yapıp,

YaŞaSıN! diye bağırıyoruz.
Bu zamanda okuyup yazmaya çalışsak da
Geçmişin, geleceğin hikayeleriyle uğraşıp,
Yaşanılmışlıkları, öğrenmişliklerini yorumluyoruz
Kiplerini çeke çeke uzatıyoruz.
Bir de geniş zaman durumu var
Şimdilerde XXL dedikleri olsa gerek.
Terimler, deyimler, atasözleri, pekiştirmeler,
 Benzetmeler,mecazlarla süslüyoruz.
Keyfimiz gıcırsa kibarca;
Öfkeden köpürdüysek argoyla sesleniyoruz.
Soyut somut ne varsa harman çorman ediyoruz.
Perileri , cinleri yaşatıp,
 Kurşun askerlerle insanları öldürüyoruz.
Süper kahramanlar yaratıp harflerimize taç takıyoruz.
Coşkular, sevinçler, hüzünler, dramlar yaşayıp,
Şiirler, hikayeler, fıkralar, romanlarla anlatıyoruz.
Dinlediğimiz masallarla uyuyup, içlerinde kayboluyoruz.
Giriş, gelişme, sonuç,
Bir parmak içerden paragraf yap,
 Satır başı ,satır sonu,beyit, dize, kıta derken
 Kahramanlarla yol alıyoruz.

Birçok bilgiyle bezenip,

Hayatı tanımaya uğraşıyoruz.
Kalabalık sınıflarda birey oluşumuzu unutuyor,
Numaralarla kodlanıyoruz.

Yeni yeni bilgilerle donanırken,

Aklımızı eve, oyuncaklara yolluyoruz.
Dirseklerimiz  birbirimizi dürte dürte çürüyor,
Eciş bücüş  yazılarla günün eni olmaya çalışıyoruz.
Kim fark edecek bizi bilmem,
Yazılanların sonuna adımızı yazıyoruz?
En büyük biziz diye, adımızın
Baş harflerini büyütüyoruz.
Zaman kolay bu zaman deyip aralarına da nokta kondurup
 Tarihi de yazıyoruz.
Aman aman imzayı da unutmayalım,
Parmak basma devri geçti,
Okkalı bir imza çakalım.
Dur dur dur daha bitmedi
Hani yazının  başlığı?
En zor olanı da bu işin.
Ne yazdık, ne anlattık ki biz şimdi?
Haydi oku yeniden, düşün düşünebilirsen,
Kısa bir özet geç, not al,
Altını çiz önemli yerlerin…
Ya adı ne olacak bu işin?
Anlat bakalım, ne anladın?
Olmuyor mu?
En iyisi ezberle,
Ezberler bozulmuşmuş aldırma.
Adını da kodla gitsin.                                        
Daha dün annenin kollarındaydın altı yaşında  ,
Gözünü yıldırmasın söylediklerim,
Çok değil Kasıma kadar  sen de sökersin,
Demem o ki:
“A” ile başlayıp “Z” ile bitmiyormuş okumak yazmak…

Günay UZUNER
26.09.2011



      Boş ver sen Samet aldırma gülenlere internet ortamında büyük harf kullanan yok.
    -Eeeee hocam ne yapsın çocuk önce tarak diye öğretirsin sonra büyük E diye tutturursun bilirsin ki ilk öğrenilen baki kalır ezber bozacağız diye yanlışları da öğretmeyelim değil mi?

2 yorum:

  1. Gelişmiş ülkelerde sekiz yıla yayılan okuma - yazma eylemi bizde eylül onbeşten kasıma kadar tamamlanıyor. Onlar ömür boyu okuyorlar, bizler daha sekiz yaşımızda yaşantımızın kabusuyla tanışıyoruz. Okuma yazma işine yeni başlayanlara kolay gelsin, özellikle de Samet'e!

    YanıtlaSil
  2. belki de kısa süre içinde bu kadar bilgi beynimize sokuşturulmaya çalışıldığı için sevmiyoruz okulu, okumayı; görev ya bu.
    her neyse, açıkçası şiirinizde bahsettikleriniz ister istemez göz korkutur cinsten hocam. =)

    YanıtlaSil