20 Ağustos 2011 Cumartesi

SOMALİ'YE KENYA'YA GİTMEK

Defalarca gidip geliyor günde; aklım, yüreğim, ruhum. Gidip gidip geliyor, Somali’ye, Kenya’ya. Oysa bedenim gitmek isterdi. Gitmeliydi de.

Yemeklerimden bir tas sunmalı, soframı paylaşmalı, yalnızlıklarına yoldaş olmalı, yanlarında olduğumu hissettirerek, güven vermeliydim. Bu yalnızca ülkesinde devlet istatistiklerine göre geliri açlık sınırında olan bir emeklinin masum dileği. Onlar orada ölüme karşı aciz, biz bir şey yapamamanın aczi içindeyiz.

Gazeteler, televizyonlar dramın içinden farklı kareleri sunuyorlar en trajedisinden, ilgimizi oraya yöneltmek için. Annesi gözlerini eliyle kapıyor, o kefenliyor örtüsüyle yavrusunu doktorunun önünde. Ölü çocuklarını saklıyor anneler, diğer çocuklarının nafakası fazla olsun diye. Aynı anneler kamplardan kaçırılıyor beyni bacaklarının arasında aç yaşayanlarca tecavüz için. Dramlar gün gün çoğalıyor. Benim ruhum, yüreğim ve aklım defalarca gidip gidip geliyor, Afrika’ya. Ve milyonlarcamızın.

Üç ayda otuzbin çocuk, otuzbin hayat, otuzbin ayrı trajedi. Sonları ve kaçınılmaz sonun nedeni aynı:Kuraklık, açlık.  Dakikada altı çocuk ölüyormuş, altmış dakikada üçyüzaltmış, günde yedibinaltıyüzkırk; dile kolay  ayları varın bir düşünün. Düşünmek ayrı acı. İnsanın yüreği dağlanıyor.

Dünya küçük, bir telefonla anında her yere ulaşabiliyoruz.Dünya küçük, uçaklar bir kaç saatte ulaşıyorlar bir çok yere, bilemedin bir iki günde. Bırak dünyayı; uzayda, diğer gezegenlerde hayat, su araştırıyorlar; roketlerin hızı belli.

Canım Türkiyem , Doğunun, Orta Doğunun, İslam Dünyasının hamiliğine soyunmuş Türkiyem. Üç ay beklemeden yapılacak çok şey vardı diyorum. Stoklar mı tükenmişti? Doğru, seçim henüz yeni atlatıldı. Suni yağmur yağdıran uçaklar nerede, hani çocuklara öğrettiğimiz derslerde? Işık hızıyla gidip komşusunu vurup geri dönen jetlere ne oldu?

Türk Kızılay’ı orada imiş. Türk Kızılay’ı 17 Ağustos Depreminden sonra Türkler’in gözünde aklandı mı ki?
Ya Deniz Feneri?

Evet yardım ... Açlık, yoksulluk sınırında da olsak çoğumuz, bir tas çorbalık, bir yudum suluk, bir dilim ekmeği bölüşme, dayanışma ruhumuz hepimizde var. Hem de duyduğumuz ilk andan “BİR ŞEY YAPMALI!” içsesleriyle haykırıyorduk, duyuyorduk, birbirimizi.

Üç aydır yardım topluyor Türkiye. Hükümet öncülüğünü yapıyor. Yardım Türkiye’ninse, muhalefet de destek olmalıydı; yardım Türkiye’ninse muhalefet temsilcileri de birlikte gidip, tespitler yapmalı,  halkın  güveni yeniden kazanılmalıydı. Ki yardımlar çoğalsın oralara aklı, yüreği, ruhu gidenlerin naçizane destekleri de ulaşsın.
Sanatçının birisi bir programda ”İkibin kişiyi doyuracak yiyeceği gemiye ulaştırdım, içim artık rahat “ dedi. Televizyon programlarında “amcasından bu, teyzesinden şu kadar” anonslarıyla yardımlar toplanıyor. Oh ne ala.Vicdan savuşturmak onlarınkisi.

Hükümet yetkilileri de günübirliğine gidip, döndüler, onların da içi rahat. Hatta açlık hallolmuş, TOKİ ev, okul,hastane yapıp, kuyular açacakmış bir de. Ama halkın içi rahat değil. Somali’ye yapacakları yardımı devlet showuna dönüştürmek için son anda götürülen (sur vıvör da açlık sınavını geçmiş) Nihat Doğanlar’la değil; Türkiye’yi temsil edecek komisyonlarla organize edilmelidir. O vakit gerçek duyarlılık sahiplerinin az ama içten yardımları çığ gibi büyüyüp güven ortamında ulaştırılacaktır.

Tabii ki sanatçılar da gitmeli, sözüm eleştiri için değil, muhalefet yanlısı da değilim. Fakat ülke olarak şahsi reklam zamanı değil, kenetlenme günüdür. Ve bu ülkenin öyle duyarlı gerçek sanatçıları var ki gönüllü yardım elçileridir reklamları olmaz, herkesçe bilinir, onların elçiliği daha güven verici  olacaktır. Sanatçılıklarına bir şey demiyorum haşa , yapamadığım hiç bir şeyi yapanları eleştirmeyi de prensip edinmedim.  Demem o ki oraya gidince duyguları değişen sanatçılar değil, bulunduğu yerden empati kurabilen sanatçılar daha güven verecektir inanın. 

Evet koca Türkiye’den üç ayda koca bir gemi erzakla Somali’ye giden temsilciler huzurla döndü. Döndüler ekranlarda her biri ayrı beyanatlarda bulundu. Yanlarında “şirin kara şeylerden bir iki tanesini” getirmediler, kaderleriyle baş başa bıraktılar sanırım. Bu defa günübirlik gittiler ondan  olsa gerek; geçen defasında çok da istekliydiler kara küçük , şirin şeylerden bir iki tane almaya. 

Bayramda ana muhalefet lideri de Somali’ye gidecekmiş. Dileğim oluşturacağı komisyon partisinden değil de tüm Türkiye’yi temsilen  tüm bileşenlerden olursa; benim gibi yürekleri orda olan bir çok insanın canı gönülden yapacağı destekleri de oraya güvenle götürecektir.
Mulmillolar yavrularını ömürlerince sevgiyle, mutlulukla kucaklasınlar dileklerimle, Somali, Kenya çok uzakta değilsiniz , bir yürekcik yakınınızdayız...
                                                                                                                                     20.08.2011      
                                                                                                                                   Günay UZUNER     

1 yorum:

  1. Sizin vicdanınızda yaptığınız yardım,reklamlara dönen yardımlardan çok ama çok değerli emin olun.Onlarla temas kuramasanız da,emin olun hisleriniz hep onların yanında olacaktır.Bu yeterli mi?Belki hayır.Ancak onlardan çok uzakta olan sizin hisleriniz evreni bir mum ışığı gibi aydınlatacaktır.Bu mumların çoğalması dileği ile...İşte o zaman açlık karanlığını da aydınlıkla uzaklaştırmış olacağız.

    YanıtlaSil